"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

11 Ekim 2010 Pazartesi

Taklitlerinden Sakınmak Lazım


Geçen günlerde Çin Başbakanı Türkiye’ye geldi ve bir takım anlaşmalar imzalandı. Biz televizyondan tabi sadece içinde bir takım kağıtlar olan kırmızı renkte dosya kaplarını gördük.

Herkes mutluydu önce bakanlar imza tarlarken başbakanlar ayakta arkada beklediler. Sonra aynı serenomiyi başbakanlar imza atarken gördük.

Atılan imzaların bir takım iş anlaşmaları olduğunu açıkladılar, ama benim pek ilgimi mi çekmedi nedir şu an hiç birini hatırlamıyorum. Yapılan anlaşmasının sayısı oysa sekiz adetti. Hiçbir tanesi mi, akılda kalmaz. Ama kalmadı işte. Şimdi internetten de araştırma yapmak istemiyorum.

Yalnız benim merak ettiğim bir şey var.

Çin Başbakanı ülkemize gelmeden önce bizzat Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan ve gidip yapılacak şeyleri yerinde tespit ettikten sonra İstanbul’lulara büyük bir müjde veren konular hakkında da, acaba bir konuşma veya anlaşma yapıldı mı?

1. Edirne’de ki Selimiye caminin aynısı İstanbul Ataşehir’de yapılacakmış.

2. Sultanahmet caminin aynısı İstanbul Ümraniye de inşa edilecekmiş.

3. Ve İstanbul boğazının aynısı Yine İstanbul’a yapılacakmış.

Yapılacak olan şeyler bir öncekinin kopyası olacaksa, ben olsam Çin Başbakanına bu konuda bir danışırdım. Nede olsa adamlar taklit ve kopya konularında dünyada bir numara.

Eyfel kulesinin olduğu meydanı bile birebir aynısını kendi ülkelerine yapmadılar mı? Gidip görenler bir an kendilerini Paris de hissetmediler mi?

Sonra benim aklım almıyor ama, hadi aldı diyelim. Edirne de ki Selimiye Camiinin aynısını İstanbul’a yaptın.

Pe ki zaten İstanbul da olan Sultanahmet ve İstanbul boğazının tekrardan İstanbul’a yapılmasının ne anlamı var. İlla yapacaksan;

ülkenin parası bu kadar çoksa,

Ülke de her şey güllük gülistanlıksa,

işsizlik yoksa,

halk kazandığı parayı nereye harcamaya karar veremiyorsa,

bağış olarak devlete hibe ediyorsa,

İstanbul da olan bir şeyi tekrardan İstanbul’a yapacağına git başka şehirlere yap, onlarda hiç değilse İstanbul boğazını ve Sultanahmet camini televizyonlarda ve filmlerde göreceğine akşam çoluğunu çocuğunu alır boğaza bir çay içmeye ve camiye namaz kılmaya gider.

Her konuda halka gitmekten dem vurulurken, Türkiye’nin bütçesini bilmem kaç kere aşabilecek bir savurganlık için neden halka sorulmuyor. Bu “dev” projeler.

Bunun maliyeti hesaplandı mı?

Özellikle İstanbul boğazının birebir yapılmasının altından hangi firma kalkabilecek. Türkiye’de ki bir firmanın kalkamayacağı aşikar. Daha Seyrantepe de Aslantepe diye adlandırılan stadı yapmak için bile en az on kere ihale iptal edildi ve on ayrı firmaya devredildi. En sonunda TOKİ ye kaldı ihale.

Ama ben yazının başında da söyledim, biz bu işi Çinlilere verelim. Adamlar ufak boylu ama yaptıkları ile dünyaya kafa tutuyorlar. Hem onların nüfusu da çok, getirirler birkaç bin işçi ve mühendis bir yılda İstanbul’un bir Sultanahmet camisi, bir İstanbul boğazı ve yanında birde Selimiye camisi olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder