"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

24 Ağustos 2010 Salı

Fitre Ve Zekatınızı Devlete Verin


Önümüzdeki yapılacak olan referandumda kağıt, zarf, sandık ve görevlilere verilecek paranın maliyeti Yüksek Seçim Kurulu tarafından 154 milyon lira olarak belirlenmiş.

Buna birde partilere propaganda yapmaları için devlet olarak verilecek olan paranın toplamı yaklaşık 100 milyon lira kadarmış. Etti mi 254 milyon lira. Yani hemen kafasını toplayamayanlar için hatırlatalım, eski alıştığımız miktar ile 254 trilyon lira.

Referandumdan sonra yaklaşık 10 ay gibi kısa bir süre sonra milletvekili seçimleri olacak. Referandum maliyetinin en az on katı gibi bir masraf ile karşı karşıya kalınacak. Genel seçim ile referandumu aynı kefeye koyamazsınız.

Bu paralar kimin cebinden çıkıyor. Devletin diyeceksiniz, peki devlet bu parayı nerden buluyor. Aldığınız nefes hariç kullandığınız gerekli ve gereksiz şeyler için ödediğiniz haklı ve haksız olarak adlandırılan vergilerden buluyor. Yani ödediğiniz her vergi aslında size sadece yol, su ve elektrik olarak geri gelmiyor. Anayasanın iki maddesini değiştireceğim diye alnınızın teri ile topladığınız paralar, dipsiz bir kuyuya atılıyor. Dipsiz kuyu derken kimlerin cebine giriyor hiçbir zaman anlayabilmiş değilim. Çünkü o dipsiz cepler hiç dolmuyor.

Aslında ödediğiniz vergiler yol, su ve elektrik olarak da geri gelmiyor. Öyle olsaydı eğer, ödediğim vergi ile bana sunulan hizmete ayrıca o hizmetten yararlandığım için bir de ayrıca her ay fatura ödemezdim. Faturayı ödeyemediğim zaman hemen kesmeye gelme gibi bir yüzsüzlük ile karşı karşıya kalmazdım. Borcumu ödediğim vergiden düş de göreyim. Böylece bende ödediğim verginin ne kadar işe yaradığını göreyim.

Onun için “ÖDEDİĞİNİZ HER VERGİ SİZE YOL, SU VE ELEKTRİK OLARAK GERİ GELECEKTİR” gibi saçma bir slogan olamaz. Ödediğim vergi ile size sunulacak hizmetin yatırımlarını yapıyorum, size daha iyi bir hizmet vermek için yenileme çalışmalarını yapıyorum dense çok daha doğru olur. İstanbul’dan Ankara’ya arabanızla gitmeye kalktığınız zaman bile en az üç defa YOL BASTI parası vermek zorundasınız.

Gerçi onca gereksiz vergi verdiğimiz halde hiçbir zaman hakkımız olan hizmeti layıkıyla alabilmiş değiliz, neyse diyerek bu konuya burada noktayı koyalım.

Türkiye vatandaşları şimdiye kadar hiç itiraz etmeden adı ne olursa olsun bilmem ne vergisini kuzu kuzu ödedi. Bir öneri getirmek istiyorum. Bu devletin, bakın ülkenin demiyorum. Çünkü ödenen her vergi ülkeyi değil devletin bazı insanlarını zengin etmiştir. Ülkenin değil bazı insanların yolunu açmıştır.

Yine fedakarlıklarınıza bir fedakarlığı da ekleyin ve içinde bulunduğumuz ay da verilen fitre ve zekatınızı devlete verin.

Belki direk devlete ait bir banka hesap numarası bulamazsınız. Ama bir FİTRE VE ZEKAT KOMİSYONU kurulur. İlk önce bütün bağışlar orada toplanır. Daha sonra o komisyon bir basın açıklaması yaparak hatta yanına basını da alıp meclisteki bir yetkiliye toplanan paraları verirler. Artık mecliste o fitre ve zekat paralarını kimlere vereceğini sizden bizden daha iyi belirler.

Referandum ve kısa bir süre sonra yapılacak genel seçimlerde devletin kasası bir hayli boşalacak. Şimdiden bunun önlemini almak lazım. Hatta yanlış hatırlamıyorsam, yapılan anayasa değişikliğinden dolayı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı süresi bittiği zaman yeni Cumhurbaşkanını halk seçecek. Yani yine sandık kurulacak, alın size gereksiz bir masraf daha. Hem de bilmem kaç milyonluk (Trilyonluk) masraf.

Evet evet siz siz olun bu çağrıma kulak verin, fitre ve zekatlarını devlete vermek için bir an önce şu komisyonu kurun.

Eğer bu çağrıma kulak vermezde bildiğinizi okursanız, bildiğinizi okumak sizlere gereksiz bilmem kaç tane vergi olarak geri dönecek haberiniz olsun. Ama fitre ve zekatlarınızı devlete verirseniz hem devleti zengin eder hem de belli mi olur belki de daha fazla sevap kazanırsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder