"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

26 Mart 2010 Cuma

"Son Cellat"


Bazı meslekler vardır ister istemez o mesleğin içinde bulursunuz kendinizi ve yaşamak için sevmeseniz de yaparsınız.

Cellatlık da bunlardan bir tanesidir. Yani ülkenin ceza kanunlarına göre bir takım suç işleyenlere idam kararı verilir, o ülkenin bu idamı yerine getirme şekilleri de vardır. Buna göre uygulanır. İdama karşı olursunuz veya olmazsınız burada konumuz idamın doğruluğu veya yanlışlığı değil. Bizim konumuz cellatlık mesleği.

Kadir İnanır’ın ve Atilla Saral’ın başrollerini oynadıkları “Son Cellat” filmini seyrettim az önce.

Senaryoyu benim de sevdiğim bir tiyatro oyuncusu yazmış Macit Koper ve bir kadın ile birlikte. Macit Koper’in böylesine bir gerçeklerden uzak senaryoyu kaleme alacağını tahmin etmezdim ama almış.

Dedik ya cellatlık bir meslektir. Yani bir ülkede idam cezası var ve bu cezalar yerine getiriliyorsa, o ülkenin maaşlı devletin memuru olan cellatlarda vardır.
Yani idamlık bir mahkuma işkence yaparak bu idamı sen gerçekleştireceksin demez. Hele hele iki idam gerçekleştirdikten sonra da idamlık bir mahkumu serbest hiç bırakmaz. Böylesi bir basitlik nasıl yapılmış anlayamadım.

Oğlu ölen bir savcının da içeri girme şekli ve kısa sürede ceza alması 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in başından geçen senaryoya bağlanmak istemesi de bana göre ayrı bir konu.

Senaryo ne kadar basit olsa ve gerçeğe uygun olmasa da Kadir İnanır’ın oyunculuğu o kadar gerçek.

Sırf Kadir İnanır’ı seyretmek için film izlenebilir, tabi boş bir zamanınız da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder