"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

24 Mart 2010 Çarşamba

Patronlar Destekliyormuş Çok Rahatladım


Türkiye’nin patronları da değişmesi için hazırlanan anayasa paketindeki maddeleri destekliyorlarmış.

Amma şaşırdım ya, ne sürpriz bir karar değil mi?

Peki paket de neler var?

- Askere sivil yargı yolunun açılması

- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden yapılandırılacak. Toplam 21 üyeden oluşması. HSYK'ya yüksek mahkemelerin yanı sıra alt mahkemelerin de üye gönderebilmesi, Cumhurbaşkanı ve Meclis'in de üye seçebilmesi.

- Parti kapatmaya şiddet ve Meclis'ten izin alma kriteri getirilecek.

- YAŞ kararlarının yargıya taşınabilmesi.

- Yurtdışına çıkış yasağının mahkeme kararına bağlı olması.

- Kişisel verilerin korunması güçlendirilecek

- Ombudsmanlık.

- Çocuk hakları ve kadınlara pozitif ayrımcılık

- Yüce Divan kararlarına temyiz hakkı

- Geçici 15. maddenin kaldırılması

- Türkiye milletvekilliği

- Memurlara grev ve toplun sözleşme hakkının Anayasa'ya girmesi

Birde bugün internet gazetelerine yansıyan ve flaş haber olarak düşen bir madde daha var. O da anadilinde seçim propagandası yapılabilmesi için ek bir düzenlemede iliştirilmiş pakete. Bu tabi Kürt olan insanlara bir kıyak oluyor. Çünkü diğer azınlık dilleri konuşan insanların kendilerini bizzat temsil eden bir parti yok hali hazırda. Ama isteyen kabul eder, isteyen etmez Barış ve Demokrasi Partisi bizzat Kürt vatandaşları temsil eden bir partidir.

Şimdi bu düzenlenmesi düşünülen maddelerden Türkiye’nin patronlarına ne? Sermayenin dini, milliyeti ve dili olmadığına göre. Bir takım maddeler değişse ne olur, değişmese kaç yazar onlar için.

Onlar elbette bu değişimi destekleyecekler, desteklemek zorundalar. Çünkü şu an için iktidarda olan parti sayesinde kasalarının içleri tıka basa para ile doldu. Hala da dolmaya devam ediyor. Artık koyacak yer bulamıyorlar hatta bazılarını yaprak sarması gibi sarıp yemeye bile başladılar.

Desteklemediklerinde başlarına gelecekleri bildikleri için. Sanki hepsi birer üstat gibi laf kalabalıklarıyla anayasanın bu maddeleri değiştiğinde Türkiye’nin önünün açılacağını ve dünya ile daha iyi bir entegre olacağını söylüyorlar.

Sizler yabancı sermayeyle şimdiye kadar olmadığınız kadar zaten entegre oldunuz. Eeeee siz de pişer arta kalanı da yoksullara düşer değil mi?

Zaten bu 12 Eylül anayasası o kadar çok değişime uğradı ki, aynı gelgeç ile delinmiş bir kağıt parçasına dönüştü. Hala değişecek bir takım şeyler bulunabiliyorsa, bu anayasa aynı Türkiye Cumhuriyeti gibi olmuş demektir. Hem dışarıdan, hem içerden bu ülkeye öyle salvolar yapılıyor ki bir türlü devrilmiyor. Anayasanın maddeleri de değiştikçe, kendi içinde yeniden yenileniyor, yenilendikçe de değişime uğruyor.

Aslında anayasa diye bir şey olmaması lazım bizim gibi ülkelerde. Her seçim sonrası iktidara gelen kendi anlayışına göre üç beş maddelik bir kitapçık çıkartsın ve iktidardan gidene kadar da öyle yöneltilsin.

İdi Amin diye bir diktatör vardı, Uganda’nın Başkanı. Adamın iki ana maddesi vardı ve ülkeyi öyle yönetirdi.

1. İdi Amin her zaman haklıdır.
2. İdi Amin’in haksız olduğu yerde, yine haklıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder