"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

2 Mayıs 2010 Pazar

Baba Beni Okula Gönder Me


Türkiye’nin dört bir yanından her gün mantar biter gibi yatılı okullardan iğrençlik haberleri fışkırıyor.

Bu iğrenç ilişkiler kah öğrencilerin öğrencilere, kah da öğretmenlerin öğrencilere karşı yapmış olduğu tecavüz ve taciz haberleri. Her gün gazetede okur ve televizyonlarda adeta dizi film seyreder gibi sıradanlaşmaya başladı kamuoyu için.

Bu iğrenç ilişkilerin fışkıran bir yüzü.Peki bir de daha göremediğimiz ve asla da göremeyeceğimiz yüzünü nereye koyacağız. Çünkü saklamak ve üstünü örtmek, mağdur ile sanık arasında bir anlaşma yapmak neredeyse aileler, görevliler, Belediye Başkanları, olayın geçtiği yerin ileri gelenleri arasında bir gelenek haline gelmiş.

Ailelerin saklamasını bir yere kadar anlayabilirim, bu utanç duyma saçmalığı bizim içimize işlemişken daha çok duymayacağımız olaylar yaşanacak. Oysa utanması gerekenler her şey normalmiş gibi hayatlarına devam ediyorlar.

Ama ya güvenlik güçlerinin ve bu tür olayların bir daha olmaması için mutlaka bir önlem alması gereken kişilerin bunu saklamasını hatta kendi aralarında bir anlaşmaya varmasını hiç ama hiç anlayamıyorum.

Bir bölgenin her köyünden çocukları toplayıp bir binanın içine hapsetmek ile eğitim verildiğini düşünen var ise çok yanılıyorlar. Bu yatılı okulların her türlü pis ilişkilere neden olabileceğini çok uzun yıllardan beri aklı başında ki, eğitimciler dile getirdiler ama nedense her gelen hükümet bu konuda hiçbir düzenlemeye gitmedi.

Cinsel konu da hiç bir eğitimi olmayan çocukları bir bina da toplayıp. Aynı yerde yemek yedirirseniz, aynı yerde spor yaptırırsanız, aynı yerde tuvalete gönderirseniz hele hele aynı koğuş tipi ranzalarda yatırırsanız. Daha bu çocukların başına neler gelir neler.

Cinayete de kurban giderler, tacize de uğrarlar, tecavüz de edilirler.
İlköğretim okuluna giden bir çocuk ile, lise son sınıfa gelmiş çocukluktan çıkmış adam olmuş bir insanı aynı binada eğitim vermeye kalkarsan, hatta aynı koğuşta yatmalarına izin verirsen tacizde olur, tecavüzde olur cinayette olur.

Ama asıl tartışılması gereken konu, eğitim almış, öğretmen olmuş kişilerin eğitim verdikleri çocuklara karşı yaptıkları taciz ve tecavüzlere ne demeli.
Diğer tarafa çocuk diyorsun, onu diyorsun bunu diyorsun bir takım sebepler buluyorsun ve işi ya çocuğu başka bir okula gönderiyorsun, ya da okuldan uzaklaştırıyorsun sorunu halletmeye çalışıyorsun. Halledemiyorsun ya hallettiğini sanıyorsun. Yani bir nevi kendini kandırıyorsun. Klasik olarak söylenen sözleri arka arkaya sıralayıp duruyoruz. “Mağdur çocuklar devletin koruması altına alındı.” Ya kardeşim zaten o çocuklar devletin koruması altında mağdur olmadı mı? Sokakta tinerci diye adlandırılanlar tarafından tacize veya tecavüze uğramadılar.

Evet ya bu öğretmenleri ne yapıyoruz. Onların işi daha kolay hemen başka bir okula tayin ediyoruz, soruşturma açıyoruz. Soruşturma devem ederken zaten her şey unutuluyor ve öğretmen aklanıyor. Hiçbir şey yapmamış gibi başka okullarda iğrençliklerine devam ediyor.

Türkiye’de sanki kurulan yatılı okullar özellikle kız öğrencilere eğitim ve öğrenim vermek için kurulmamış da, erkek öğretmenlerin kızlarımıza taciz ve tecavüz yapılması için kurulmuş gibi bir şey çıktı ortaya. Hangi ilde dokunsan yatılı okullara içerden onlarca belki de yüzlerce çığlık sesleri gelmeye başladı.

Uzmanlar son günlerdeki yaşanan olayları bir pedofoli hastalığı olarak görmüyor. Bence de değil. Çünkü pedefoli ruhsal bir hastalıktır, küçük çocuklara olan bir zaafdır.

Oysa bu öğretmenler genelde 14-15-16 yaşlarındaki kızlara karşı eylemlerini gerçekleştiriyorlar. Bunun adı sübyancılıktır. Küçük kızlardan hoşlanmak ve onlarla birlikte oldukları zaman daha çok zevk almalarından kaynaklanıyor. Gerçi sübyancılık da bir nevi dengesizliktir ama pedofili hastalığının içine girmiyor. Uzman değilim ama bilebildiğim kadarı ile böyle.

Peki bu öğretmenleri ne yapacağız, önce ödül verir gibi başka okullara tayin etmeyeceğiz. Sonra hemen mahkeme önüne çıkartacağız ve insan öldürmüş gibi verilebilecek en ağır cezayı vereceğiz. Bana kalsa uygulamış olduğu tacizi ve tecavüzü kendisinde de uygulamak lazım ama, şimdi bazılarımız insan haklarından falan bahsedecek konu uzayacak.

Birde bunlar biz öğretmenler kutsal görev yapıyoruz diye her sene öğretmenler günü diye bir gün kutlamıyorlar mı, insanın çıldırası geliyor. (Elbette ki idealistçe görevlerini yapan öğretmenlerimizi bu iğrenç yaratıklarla aynı kefeye koymuyoruz. Kimse yanlış anlamasın)

Son günlerde yaşanan olaylar tabii sadece yatılı okullarda yaşanmadı. Birkaç ilde de toplu ayaklanma gibi toplu tecavüzler yaşandı. Bunlar eskiden beri vardı, bu mantıkla giderse de hep olacak azalacağına daha da çoğalacak. Çünkü toplum tarafından kanıksanmaya başlandı gibime geliyor.

14-15-16 yaşlarında kızların baba rızası ile evlendirilmelerine göz yuman bir devlet ve toplum bunların yaşanmasına da çok şaşırmaması gerekiyor aslında.

14 yaşında bir kız çocuğu iki tane çocuk doğurursa, buna ne devlet, ne toplum, ne de o doğumu gerçekleştiren doktorlar ve doktorların bağlı bulunduğu Türk Tabipler Birliği karşı çıkmazsa, neye şaşırıyoruz ki.

Toplumun fertleri televizyonlarda gazetelerde duydukları bu tür olaylara ah etmekten vah etmekten çok daha başka tepkiler göstermeye başladığında, bizim kızlarımız dediğimiz kızlarımızın gelecekleri garanti altına alınmış olacak.

YOKSA, YOKSASININ ARKASI KARANLIK.

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun Genel Müdürü bile “bu tür olaylar insanın fıtratında var” deyip kenara çekildi. Yani bunun anlamı şu ne uzatıyorsunuz kardeşim, tacize ve tecavüze uğrayan insan, bunu yapan da insan nasıl engelleyebiliriz. Ama insan ile “insan” kılığına girmiş ne olduğu belli olmayan yaratıklar karıştırılıyor sanırım.

Eğer dizi seyreder gibi seyretmeye devam edeceksek;

Artık bu ülkede “HAYDİ KIZLAR OKULA” diye bir kampanya yapılmasın.

Ve siz öğretmenler içinizdeki pislikleri temizleyin yoksa o pislik bir çamur gibi üzerinize yapışıp kalacak. Bir daha da çıkmayacak. EĞİTİM-SEN’in görevi sadece maaşlara zam yapılacağı zaman mı açıklama yapmak. Bu sendikanın bir kelime bile söylediğini duymadım.

Ve yatılı okulları bir disiplin altına alamıyorsan, yatılı okullar kaldırılsın.
Onun yerine bu iğrençlikleri yapan öğretmenler için rehabilitasyon merkezleri açılsın.Tabii yatılı olarak. Bakalım başlarına ne gelecek. Gelebilecek şeylerden hoşlanabilecekler mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder