"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

21 Nisan 2010 Çarşamba

Karar, Şelale Aksın


Ne ülkeyiz be kardeşim, arasanız bir başka örneğine rastlayamazsanız.

Hani ülkemizde garipliklerin hepsine tek tek bakmaya kalksak sonu gelmez.

Bir de garipliklerin ne olduğunu anlamaya çalışmaya kalksak sanırım önce bir psikiyatrdan randevu alıp bir süre tedavi gördükten sonra araştırmalara girmemiz akıl sağlığımız açısından iyi olur.

Kimimiz Tanrı diyor, kimimiz de doğanın kendi içinde ki kurallarının sonucunda yeryüzünde meydana gelen bir takım doğa harikası olan yerleri, babamızın malı gibi kullanmaya üstümüze yok.

Bunu bir de kimi zaman halkımıza hizmet için yapıyoruz, biz bunları yapmazsak size nasıl hizmet edeceğiz kılıfını gözümüze sokarak yapıyorlar ya, işte asıl sorunumuz da burada. Hiç kimse alınmasın biz de ne verilirse yiyiyoruz. Açız çünkü ama neye açız o da başka bir konu.

Asya ve Avrupa'nın en yüksek çağlayanı olan Tortum Şelalesi, bundan sonra artık sadece ilkbaharda değil her mevsim yani yılın 12 ayı akacak. Ve böylesi bir kararı da mahkeme almış.

Şimdi mahkeme de nereden çıktı demeyin. Bu Tortum şelalesi üzerine 1952- 1960 yılları arasında Hidroelektrik Santrali yapılmış ve ülke elektrik ihtiyacına katkıda bulunmaya başlamış.

Ama ne olduysa işte o santral yapıldıktan sonra olmuş. Çünkü elektrik üretmek için Asya ve Avrupa’nın en yüksek şelalesi olan bir doğa harikasının suyunu kesip sadece ilkbaharın Nisan ve Mayıs aylarında akıtılmasına karar vermiş devlet.

İlk zamanlar belki kimse farkına varmamış ama yıllar geçtikten sonra şelalenin jeomorfgolojik (Yani yer yüzüne ait dış görünüm şekilleri) yapısının değiştiğinin farkına varılmış. Bunun farkına varan da Tortum Şelalesinin hemen karşısında bulunan Çağlayan köyü Muhtarı Osman Baykal.

Köy muhtarı şimdiki adı ile TEİAŞ (Elektrik Üretim AŞ) hakkında Erzurum Birinci İdare Mahkemesinde dava açar ve mahkeme artık şelalenin yılın iki ayı değil her zaman akmasına karar verir.

Şimdi hemen bazılarımız o hidroelektrik santrali olmasaydı Türkiye elektrik ihtiyacının bir kısmını nereden bulacaktı gibi itirazları olabilir. Bunun çok daha farklı yönleri elbette var. Avrupa’nın bir çok ülkesi nasıl çözüyorsa bunu biz de çözeriz. Hani diyoruz ya Türkiye çok büyük bir ülke diye. İşte burada göstersin büyüklüğünü. Gücün sadece doğanın bize vermiş olduğu bedavadan suya mı yetiyor. Üstelik dünyada bir eşi daha olmayan bir şelalenin yok olmasının sorumluluğunu almadan.

Hani dünya bize dedelerimizden çocuklarımıza bırakacağımız bir mirastı. Böyle mi bırakacağız. Biz içine mıçtık siz temizleyin mi diyeceğiz. Kimse babasının malı gibi bir doğa harikasını yok edemez. Bir köy muhtarının düşündüğünü büyük Türkiye’nin büyük insanları düşünemiyor ve göremiyorlar mı?

Tortum Şelalesi

“Afrika'daki Zambezi Nehri üzerindeki Vietorio Şelalesi 120 metre yükseklik ile dünyanın en yüksek şelalesi, ABD'de Erie Gölü ile Ontario Gölü arasındaki Niagara Şelalesi 51 metre yükseklik ile ikinci, 48 metre yükseklik ile dünyanın üçüncü yüksek şelalesi Uzundere ilçesindeki Tortum Şelalesi'dir. Tortum Şelalesi oluşumu açısından ise dünyanın ikinci önemli şelalesidir. Tortum Şelalesi manzarasıyla insanın düş gücünü zorlar; özellikle ilkbahar aylarında görünüm usta bir yönetmenin bir filmi karesi gibi eşsizdir. İlçe toprakları Erzurum-Artvin yolu üzerinde dağlık ve derin vadilerle yayılmış bir arazi üzerindedir. Tortum ilçesi tabiat güzellikleri bakımından çok meşhurdur. Vadiler boyunca yer alan köyler meyve bahçeleri ve eşsiz güzelliklere sahiptir. İlin en kuzey ucunda yer alan Tortum Gölü ve şelalesi eşsiz tabii güzelliği ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeridir. Uzundere ilçesi Erzurum'a 85 kilometre uzaklıkta olup Tortum Şelalesi ilçeye 35 kilometre uzaklıktadır.”*

*Alıntı mynet.com dan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder