"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

14 Nisan 2010 Çarşamba

Bende Tuhaflık Var Sanırım


Issız adam, ıssız adam filmi dedikleri bumuydu yani.

Çarpık ilişkiler içinde olan bir adam, bir gün kitapçı da bir kadını görüyor ve bir geceliğine yatmak için yapmadığı şey kalmıyor ve sonunda istediği de oluyor.

Birlikte olduğu kadından kendisine bir kadın ayarlamasını istiyor ve onunla birlikte olurken diğer kadında oda da duruyor. Adam gelmeden önce kadın bulan kadın, kadının ellerlini yatağa bağlıyor. (Amma acayip cümle oldu ha)

Filmin daha en başında bir kadınla birlikte olmak için bir eve gidiyor, odaya girdiklerinde oda da bir adam bekliyor içeri giriliyor ve kapı kapanıyor, artık içeride neler yaşandığını siz hayal edin.

Kitapçı da tanıdığı kız ile bir süre ilişkisi devam ediyor, annesi ile tanıştırıyor. Tanışmanın ertesi günü kadını terk ediyor. Terk ettikten sonra kadının eski dükkanının karşı kaldırımında ağlıyor, zırlıyor.

Kadın ise terk edildikten sonra hemen adamın annesine koşuyor (Ne anlama geliyorsa) ve adamın yaşadığı evde bir iki gece geçiriyor ve annesi ile her Pazar telefonda konuşmaya başlıyor.

Filmin sonunda bir pasajda karşılaşıyorlar ve güya kadın İngiltere’ye gitmiş de, evlenmiş de, bir çocuğu olmuş da.

Hepsi yalan sadece çocuğu olduğu doğrudur. Ve o çocukta terk edildiği adamdandır.
Böyle bir senaryo ile çekilen bir filme giden seyirciler ve sinema eleştirmenleri ne kadar güzel film diye görüş bildirdiler ya. Ben şimdi kendimden şüphe etmeye başladım. Gerçekten ben hiçbir şey anlamıyormuşum. Filmde konu yok, oyunculukta yok. Ama alınan iyi eleştiriler var.

Dedim ya ben de bir tuhaflık var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder