"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"
11 Mart 2010 Perşembe
Biz mi Yoksa Balıklar mı Zeki?
Balıkların hafızaları üç beş saniye zaman dilimi kadarmış. Bilim insanlarının söyledikleriyle böylesi bir bilgimiz var. Eğer bilgi yanlış ise bizde onların yalancısıyız.
Yalnız benim merak ettiğim şey balıklar unuttuklarını bir süre sonra hatırlayabiliyorlar mı?
Hani insanlar karşısındakinin zekası ile dalga geçmek için balık hafızalı diye alay ederler ya, acaba özellikle ülkemizde yaşayan insanların hepsi kendi hafızalarını nereye koyuyorlar doğrusunu söylemek gerekiyorsa bunu çok daha merak ediyorum.
Bu yüzdendir ki, sabah bir gündemle kalkıyoruz, öğle yemeğini bir bakla gündem konusu ile yerken ve akşam başka bir gündem ile yatağa giriyoruz.
Bir süre sonra dejavu misali tekrar aynı olayı yaşar gibi aynı gündem ve aynı insanlar ile bir süre daha oyalanıyoruz ve bu böyle gidip gidiyor. Derken hayatımızda hiçbir şey değişmeden başkalarının helvasını yediğimiz gibi bir başkaları da bizim helvamızı yiyiyor.
Birkaç gün önce Elazığ’da bir deprem oldu ve araya karbon kağıdı koymuş gibi aynı sözler, aynı vaatler ve aynı insanlar televizyonlara çıkıp aynı şeyleri söyleyip durdular. Tabi devletin büyüklüğü ve devlet yaraları saracak nidaları asla eksik bırakılmadı. Ya adam ölmüş gitmiş ve ailesinin hepsini kaybetmiş tek başına kalmış.
Devlet büyük olsa ne olur, yaralı parmağını sarsa ne olur ne olmaz.
Üstelik ölen insanların hepsi 2002 yılında olan depremin sonunda devletin yetkili insanları tarafından kocaman, kocaman imzalarla “evlerinizde oturabilirsiniz hepsi sağlam” raporu verilen evlerde hayatlarını kaybetmişler. Gerçekten devlet 2002 de yaraları sarmış ama sardıktan sonra da mezara koymuş nasıl olsa ölüceksin sana şimdi birde yeni bir ev mi yapayım diye de geçirmiştir içinden.
1999 depreminden sonra yurtdışından gelen milyarlarca dolarların nereye gittiği belli olmazken hemen birde her şeye deprem vergisi adı altında vergi kanunu çıkarttılar ve televizyonların söylediği doğruysa bir hafta öncesine kadar 30 milyar lira toplanmış. Bu verginin toplanmasındaki amaç deprem olacak yerlerde daha iyi evler yapmak ve depreme karşı bir nebze önlem almak.
Paralar ne mi olmuş? İşte balık hafızamız bırakın paraların nerede olduğunu bilmeyi, yapılan röportajlarda deprem vergisi verdiğinin bile farkında değil. Millet sanıyor ki, deprem vergisi ancak taşıt vergisi gibi bir makbuz karşılığında gidip bankaya veya vergi dairesine veriliyor. Yediği içtiği, kullandığı her şeyde deprem vergisi adı altında vergi verdiğinin farkında bile değil.
Eğer adı deprem vergisi ise buradan topladığın paraları sadece deprem ile ilgili konularda harcama yaparsın. Başka bir yere aktarıyorsan, bu yolsuzluğun ve usulsüzlüğün daniskasıdır.
Eğer bu tür bir olay girmeye çalıştığımız bir Avrupa ülkesinde olsaydı ne olurdu acaba? Zaten bu tür bir vergi toplama bile dünyada eşi benzeri yoktur. Kısa bir süre için belki koyabilirsiniz ama bizdeki gibi kalıcı hale asla getiremezsiniz. Balık hafızamızı zorlayalım bu vergi bir yıllığına getirildi, ama 11 yıldan beri haraç gibi hala alınmaya devam ediliyor.
Kısacası balıklar mı daha akıllı? Yoksa biz mi? Eğer balıklar unuttuklarını bir süre sonra asla hatırlamıyorlarsa onlar bile bizden daha zekalı demektir. Çünkü biz hafızamızı formatlayıp, formatlayıp tekrar program yüklüyoruz. Sanırım ondandır hiç bir şeye tepki vermeyen robotlar gibi olduk.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder