"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak"

21 Aralık 2009 Pazartesi

Taraf'ın Akil Basın Misyonluğu


Taraf gazetesi kendisine yeni bir misyon hazırlamaya başlıyor anlaşılan. Şimdiye kadar akil insanlar bir araya gelsin denip duruldu. Ama bir türlü bir araya gelmesini beceremediler. Her kafadan bir ses çıktı.

DTP kapatıldıktan sonra ortaya atılan açılım sürecinin devam etmesinde siyasi arena da bir boşluk oldu. Kapatılan DTP nin milletvekilliği düşen ve partisiz kalan milletvekilleri bir hışımla her konuşmalarında atıp tuttular. Sine-i milletten girip dağa çıkmaya ve cezaevine gireriz ama asla parlamentoya geri dönmeyiz gibi, sonunun nereye varacağını hesap etmeden söyleyip durdular.

Sonunda ne oldu, bir yasal partinin kişiye endeksli bir siyaset izledikleri içinde bekledikleri yerden emir gelir gelmez son günlerde söylediklerinin her harfini yemek zorunda kaldılar.

Peki amaç neydi bu kadar sert mesajlar vermenin. Yirmi dört saat içinde Türkiye’nin siyasi koşullarında ne değişti de çarkı endam edildi.

Bu Türkiye’de yapılan siyasetin samimi bir siyaset olmadığının kanıtıdır. Eğer bir şeyler söylüyorsanız bu sizin siyasi anlayışınızı belli ettiği gibi kişiliğinizi de ortaya koymaktadır. Yok eğer Demirel gibi “dün dündür bu gün bugündür” anlayışını benimseyip ona göre kendinizi ve size inanan insanları yönlendirmeye çalışıyorsanız bu doğru bir anlayış olmadığı gibi inandığınız ideolojinin de doğru olmadığının kanıtıdır.

Şimdi bir kongre yapacaksınız ve adına da Demokratik Toplum Kongresi diyeceksiniz. Bu kongrede bazı kararlar alacaksınız;

Öcalan ev gözetimine geçirilsin..
Cezaevindeki tutsakların tümü serbest bırakılsın..
Askeri operasyonlara son verilsin..
Özerk Kürdistan’ı içeren yeni bir anayasa hazırlansın..


ve bu kararları kamuoyuna açıklayıp bu kararlarımız hükümet tarafından hayata geçirilmediği sürece biz parlamentoda yokuz ve milletvekilliğinden istifa edeceğiz diyeceksiniz. Ama sonra sürekli olarak adres gösterdiğiniz bir yerden “siz kim oluyorsunuz da böyle bir karar alıyorsunuz, dönün parlamentoya” diye bir haber gelince hiçbir şey olmamış o sözleri sizler söylememişiniz gibi istifadan vazgeçtik diyeceksiniz. Ve istifanızda ki geri adım atılmasını “Öcalan istemiyor” diye kamuoyuna açıklayacaksınız.

Saygı duyduğunuz ve görüşlerine önem verdiğiniz bir kişinin düşüncelerini almak ve onun düşüncelerini kendi aranızda tartışmak çok farklı bir şey, ben emir aldım istifadan vazgeçtim gibi bir açıklama yapmak ise çok farklı bir şey. Bu tamamen kişiye endeksli bir siyasettir. İnançlar asla önemli değildir ile eş anlamlıdır.
Hiçbir kararını kendin alamayacaksın ama biz sadece Kürtlerin değil Türklerinde partisiyiz yani Türkiye’nin partisiyiz deme kandırmacılığını yapacaksınız. Böylesine ucuz söylemler sadece miting meydanlarında yapılır, orada da kime inanmaz ama herkes inanmış gibi gözükür, başlar alkışlamaya. Sizde söylediğiniz boş nutuklara kendiniz bile inanmaya başlarsanız. Zaten siyasette en tehlikeli şey kendinizi kandırmaktır, bunu alışkanlık haline getirirseniz her zaman tepetaklak olmaya mecbursunuzdur.
Şimdi gelelim şu tarafın soyunmak istediği misyona. Kimi “aydın” ve ” demokratlar” bir araya gelmiş ve milletvekilliği düşen DTP nin eski başkanı Ahmet Türk’ü de çağırıp Taraf gazetesi binasında bir açılım toplantısı da onlar yapmışlar.

Katılanlar kimler mi ;

Murat Belge, Ahmet Türk, Mehmet Altan, Ali Bulaç, Şahin Alpay, Doğu Ergil, Altan Tan, Oral Çalışlar, Etyen Mahçupyan, Orhan Miroğlu, Ümit Fırat, Ayşe Kadıoğlu, İrfan Dündar ve Ayhan Aktar

Toplantıya basın mensuplarını almamışlar ama 4 saat süren toplantı sonunda,

Mehmet Altan "Yeniden düşünmeye çağrı nasıl oluşabilir, nasıl genişleyebilir. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için neler yapılabilir, diye bir fikir alışverişinde bulunuldu."

Ahmet Türk de, "Toplantıda geçmiş ve gelecekle ilgili düşünceler ortaya atıldı. Türkiye'nin normalleşmesi için düşünceler açıklandı. Aydın ve demokratlar olarak bu ülkede neler yapabiliriz, herkes bunun üzerinde fikrini söyledi." diye açıklama yapmışlar.

Basının alınmadığı ama toplantının bir basın binasında yapıldığı bana çok manidar geldi şahsen. Yoksa Taraf gazetesi basın olarak mı görülmüyor. Veya bunun ne gibi bir anlamı var. Taraf gazetesini akil basın misyonluğunu üstlenmesi için kim veya kimler görevlendirdi.

Sonra bu toplantıda neden ezberleri bozacak olan, akil milletvekili Ufuk Uras yok. Ne de olsa parlamento da kilitlenen kilidin anahtarı onda. İsmi gibi parlamentoda bir ufuk açacak kişiyi açılım için yapılan toplantıya çağırmayarak çok ayıp etmişler. Adam kendi partisine güvenmedi, genel başkanlıktan istifa etti. Bağımsız milletvekili oldu. Sosyalistim dedi, düne kadar sosyalist olarak gördüğü ÖDP’yi ikiye böldü. Sosyalist ideolojideki sınıf mücadelesi anlayışını terk edip, şimdi de sosyalist ideolojinin kabul etmediği sadece ulusal mücadele veren bir partinin üyesi olmaya hazırlanıyor. Tamda bazı örgütlerle yeni bir parti kurma aşamasına geldiği noktada. Bu ne zikzaklık hiç anlaşılır değil. ÖDP’den ayrıldığında kendisiyle birlikte ayrılan insanlar kendilerine Özgürlükçü Sol Hareketi adı takmışlardı. Özgürlük bu oluyor anlaşılan kafam her istediğinde oraya giderim ağbi.
Toplantıda tam olarak neler konuşuldu, şu an için bilinemiyor. Taraf hariç hiçbir basının bilgisi yok. Eğer toplantıya katılanların bazıları kendilerine yakın olan basına bir takım bilgiler sızdırmadılarsa. Ama çok yakın zamanda Taraf gazetesinde sür manşet olarak bu toplantının bazı konuşmaları sunulmaya başlanır. Her açılım toplantısına savcılar soruşturma açtığı gibi bu toplantıya katılanlar hakkında da soruşturma hatta bir iddianame hazırlanıp mahkeme önüne çıkartırlar mı, artık onu bekleyip göreceğiz.
Bu toplantının tek dikkat çekici tarafı TARAF’IN AKİL BASIN MİSYONLUĞUNU ÜSTLENMESİDİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder